9 Mayıs 2010 Pazar

Ha Uşak Ha!

Bugün havanın güzelliğinden yararlanabilmem için annem beni Özgürlük Parkı'na götürdü. Parka gittiğimizde bir de ne görelim. Parkın içinden biryerlerden bangır bangır Karadeniz Türküleri geliyor. Türküleri söyleyenin adı Kazım Koyuncu imiş. Annem bana kim olduğunu anlattı. Sonra da dayanamayıp beni sesin geldiği yere yani parkın içindeki arenaya götürdü. İçeri bir girdik ki bir sürü insan ortada bir alanda el el tutuşmuşlar, bir sağa bir sola gidiyorlar. Müzik desen bangır bangır. Bunun adı horonmuş. Annem beni de aldı kucağına. Bir güzel oynadık biz de bir kenarda. Ben o kadar çok sevdim ki bu işi sürekli ellerimi çırptım, annemin kucağında zıp zıp zıpladım. Ben böyle eğlendikçe de gelen geçen sevdi beni. İşte o sırada ben hophop hoplarken bir abi ile bir de abla geldi. Abinin elinde kocaman bir kamera vardı. Ablada da mikrofon. Bizimle roportaj yaptılar. ATV'den geliyorlarmış. Abla anneme "anneler gününü özellikle mi burada geçirmek istediniz?" diye sordu. Annem de hiç bozmadan sanki önceden haberliymişiz de onun için gelmişiz gibi cevaplar verdi.

Sonra bir abi çıktı ortaya. Elinde üfleyerek çaldığı kocaman bir alet vardı. Onun da adı tulummuş. Abi çaldıkça kalabalık kendinden geçerek başıra çığıra oynuyordu. Öyle güzeldi ki. Bayıldım, bayıldım... Hep olsa böyle şenlikler. Hep oynasam, hep eğlensem...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder