29 Ağustos 2009 Cumartesi

Utanıyorum Ama

Annem en beğendiği yüz ifademin büyük tuvaletimi yaparkenki ifadem olduğunu söylüyor. Biraz ayıp bir konu olduğu için utanıyorum, özür dilerim. Bu sabah annemlere kahvaltı hazırlayayım diye koridoru geçerek mutfağa ulaşmaya çalışıyordum ki; banyonun önüne gelince çağrışım mı yaptı nedir? Aklıma tuvalet ihtiyacım geldi :)
Haylaz annem de hemen bunu görüntüledi. Yapma, etme dedim ama nafile :)

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Aman da Kızlar, Ne Zor İmiş Burçak Yolması....


Aman da kızlar, ne zor imiş burçak yolması
Burçak tarlasında yar yar, gelin olması

Bu akşam üzeri annem bana şeftalili yoğurdumu yedirirken biraz huysuzluk ettim. Zaten bu aralar üst dişlerim de patladığı için iyice huysuzum ve yemek yerken hep bunu yapıyorum aslında. Ben ağzımı kasa gibi kilitleyince annem çaresiz kaldı ve de babamdan müzikli yardım aldı. Babam sazıyla "Burçak Tarlası" türküsünü çaldı, annem de söyledi, anneannem de dayanamayıp bizi fotoğrafladı... Türküyü duyar duymaz hemen açtım ağzımı, hem eşlik ettim hem de yoğurdumu bir güzel yedim :)

Emekleme Örnekleri




Emeklemekten zevk alıyorum ama koltuğa yaklaşınca tutunup kalkmaya daha da hevesliyim sanırım. Galiba erken yürüyeceğim :)

Geçen Hafta Pazar Akşamı, Özgürlük Parkı'ndan


18 Ağustos 2009 Salı

Son Gelişmeler

Bugün anneannem ve de babamla genel kontrol amacıyla doktora gittik. Doktorum benim için onlara çok güzel şeyler söyledi.
İlk olarak farkındalığı çok yüksek bir bebekmişim yani etrafıma cin gibi bakmamın nedeni algımın çok açık olmasıymış. Bunu herkes söylüyordu zaten yeni birşey değil. Ancak bu durum annemi biraz düşündürüyor aslında çünkü çok hareketlendim son günlerde. Herşeyi çok merakla inceliyorum. Asla yerimde duramıyorum ve de sürekli beni oynamam için koydukları yerden almaları için annemlerin kucaklarına tırmanmaya çalışıyorum. İstediğim olmayınca da hırçınlaşıyorum. İşte annem bu aktifliğimin ilerideki yaşamımı etkilemesinden biraz çekiniyor.

Birkaç gündür emeklemelerim de iyice gerçek emeklemeye benzemeye başladı aslında ama ben emeklemek yerinde direk tutunup kalkmak istiyorum daha çok sanırım. Zaten doktorum da babamlara 8. - 9. aylarda belki yürüyebileceğimi söyledi. Bunu duyan ailemin yorumu "yandık :)" şeklinde oldu. Anneannem "kızım senin ne acelen var, yavaş yavaş büyüsene" deyip duruyor bana habire...

Bu aralar bir de sesleri kullanmaya tam olarak alıştım diyebiliriz. Özellikle kahkalarımla çınlatıyorum her yanı. Tabi bir de sinirlenme seslerim var. Bir oyuncağı alamadığımda, istediğim olmadığında hemen agresif bir tonla bağırıyorum. Bunu yaptığım zaman çevremdekilerin hiçbirşey yapmamışım gibi tepkisiz davranmaları gerekiyormuş. O zaman bunu bir alışkanlık haline getirmezmişim :)

Boyum 68 cm. Yaşıtlarımdan 1 ay ilerideymişim. Kilom ise 7.200 gr. Bunda da 200 gr. gerideymişim. Bunun nedeni aşırı hareketli olmam tabii ki. Artık kıyma ve tavuk, balık eti yemeğe başlayacağım. Tatları nasıl acaba? Bugün çorbamda soğan vardı ilk kez ve ben tadını pek sevdim doğrusu.

Bir de geceleri annemin sütü ile doymadığımdan sık sık uyanmam için de gece mamalarına geçmeye karar verdik. Annem mümkün olduğu kadar onun sütünü alabilmem için elinden geleni yapıyor ama artık büyüdüğüm için onun sütüyle tam doyamıyorum. Bu da beni sık sık uyandırıyor. Tabi bu annemin de uykusuz kalması demek. Umarım artık daha az uyanacağım.

Ha bir de üstteki dişlerim de patlamış. Babam tam göremedi ama yakında ellerini ısırarak kendimi gösterebilirim sanırım :)

13 Ağustos 2009 Perşembe

Salıncakta Bir Prenses


Geçtiğimiz hafta çok gezdim. Anneannemin şehir dışından misafirleri vardı. Büyük teyze ve büyük enişte. Onlarla bol bol İstanbul turu yaptık. Üsküdar, Bostancı, Eyüp Sultan, Telli Baba, Avrupa Boğaz Hattı... Dün de Şile, Beykoz, Çubuklu dolaylarındaydık. Hatta dün akşam annemin bir iş yemeği vardı ve de eve geç gelecekti. Benim onsuz ilk akşamım olacağı için annem tedirgindi ama bu tedirginlik boşunaydı. ben çok keyifli idim. Akşam geç saate kadar sokaklardaydım, onun yokluğunu anlamadım bile.

Oralarda bol bol gezdim, temiz hava aldım, deniz manzarası seyrettim, azıcık balık ve minicik dondurma yedim. Ama hepsinden daha önemlisi, salıncağa tek başıma bindim :) Daha önce Yeniköy'de beni kollarımdan tutarak bindirmişti annem ama bu sefer ilk kez kendi başımaydım. Çok keyifliydi, bir dahaki sefere yine bineyim ne olur? :)

BMD Pikniği'ndeydik




Geçtiğimiz Pazar günü annem, annemin işyerinden arkadaşları Eda Teyze, Gamze Abla ve de Eda Teyze’nin kızı Asya Abla ile Kemerburgaz’a BMD pikniğine gittik. BMD, Bilişim Muhabirleri Derneği demek. Yolculuğumuz çok keyifli geçti. Eda Teyze ve Asya Abla bizi Beşiktaş’tan aldı. Beşiktaş’ta annemle birlikte onları beklerken bir cafede oturduk. Annem orada ilk defa ikimizin birlikte gezmemizin keyfine vardığını söylüyor. Kemerburgaz’a giderken, arabada Asya abla ile oynadık. Benim oyuncağımın tuşlarına basarak, çalan şarkılara eşlik etti ve de ben de şaşkın şaşkın onu izledim. Piknik alanında da beni annemle birlikte gören herkes hemen başıma toplandı. Ben de hem havanın çok sıcak olmaması hem de hayatımda ilk defa çimlere oturmanın verdiği keyifle gayet mesut ve de bahtiyardım. Çok uslu durdum. Turkcel’in koca koca 3G balonlarına hayran hayran saatlerce baktım. Keşke yürüyebilseydim. O zaman çimlerin tadına daha da varabilirdim.
Umarım seneye tekrar gideriz ve de bu sefer koca bir abla olarak ben de anemi peşimden koşturabilirim. Piknikte benden büyük birçok kardeşin kendi anne ve babalarına yaptıkları gibi :)

2 Ağustos 2009 Pazar

Dayanamıyorum Ne Yapayım!


Bugün balkonumuza güneş vurunca dayanamadım. Anneannemden hemen yine bir zeytinyağı masajı rica ettim. O da beni kırmadı. Cildim, saçlarımın dipleri her yerim yumuşacık ve de pırıl pırıl oldu :)

1 Ağustos 2009 Cumartesi

Anadoluhisarı'nı Seviyoruz




Bugün annem ve babamla Anadoluhisarı'na gittik. Burası annemin çocukluk semti. Annem bana ilkokulunu gösterdi. "Bak kızım ben bu ilkokulda okudum" dedi. Annemin dediğine göre zaman birçok seyi değiştirmiş. Yine de "iyi ki geldik" deyip durdu. Ardından da eskiden "Dere Kahve" olarak bilinen mekanın yanından yani "Göksu Deresi"ne paralel uzanan yolda güzel bir yürüyüş yaptık. Orada da çok şey değişmiş. Eski tarihi postane başka yere taşınmış mesela. Annem bize bunları anlatırken bir yandan da boğaza karşı birlikte babama poz veriyorduk :)
Boğaz pozumuzun ardından da Göksu Cafe'de bir yorgunluk çayı içmek istedik. Ama ben çaydan çok babamın sodasına saldırdım :)