17 Ağustos 2010 Salı

Leyleği Havada mı Gördük Ne?

Geçtiğimiz hafta annemlerle yine tatildeydik. Bu sefer ülkenin en güneyine gittik. Mersin'e. Annem Konyalı malum. İlk önce uçak ile Konya'ya gittik. Bu benim uçağa ilk binişimdi. Annemin kucağına oturdum, hostes ablanın verdiği bebek kemeri ile anneme bağlandım. Ne inişte ne de kalkışta kulaklarım hiç acımadan Konya'ya vardık. İndiğimizde gece olduğu için ben havaalanından Nazan Teyzemlere (annemin teyzesi) doğru giderken yolda uyumuşum. Gözümü açtığımda sabah olmuştu ve de başka bir evdeydim. Annem bana oradakileri tanıttı. Teyzem, eniştem, Can ve Eren abilerim. O sabah hemen araba ile yola çıktık. Yaklaşık 4 saatlik bir yolculukla teyzemlerin Mersin'deki yazlıklarına vardık.

Hava çok sıcaktı ama deniz süperdi. Deniz suyu sıcak olduğu için annem beni saatlerce suda tutabiliyordu. Daha önceki tatilimizde üşümemden korktuğu için hemen denizden çıkmak zorunda kalıyordum. Hatta burada o kadar bağımsızlaştım ki denizde tek başımda simitimle takıldığım bile oluyordu. Eren abim de sürekli bana oyunlar yapıyor, beni güldürüyordu. Annem denizdeyken, karada bana kova küreğimle kaleler yapmayı öğretiyordu. İkinci günden sonra "Eyen, eyen" diye onu ismi ile çağırmaya başlamıştım bile. Ha bir de teyzeme "cacan", enişteme de "eniiişşş" diye seslendiğimi de hemen belirteyim.

Denizin yanında bir diğer güzellik de sitedeki salıncaklardı. Bu salıncaklar annemin de kurtuluşu oldu :) Denizde bağımsız olan ben karada annemi asla bırakmıyordum. Tuvalete bile girse arkasından sürekli ağlıyor, bağırıyordum ve hep kucak istiyordum. İşte böyle anlarda annem çareyi beni salıncağa bindirmekte buluyordu. Ancak o zaman biraz nefes alabiliyordu. Hatta bir keresinde salıncakta sallanırken uyuyakaldım :) Yeri gelmişken belirteyim bir keresinde de denizde simitimin üzerinde uyuyakaldım :)

Tatilimden size aktarmak istediğim bir diğer konu ise, anneannelerin yine birbirine girmiş olmasıydı. Daha önce size anlattığım Sevim Anneanne de tatilde bizimleydi. Anneannemin annesi yani. Tatilimiz boyunca herkes birbirine "anne" deyip duruyordu açıkçası. O nedenle benim de bazen kafam karışıyor önüme gelene "anne" diye hitap ediyordum. Normalde anneanne-anne ayrımını çok güzel biliyorum aslında.

Orada tam 5 gün kaldık. Ardından Eniş bizi Konya'ya götürdü. Yolda uykum geldi. Annem beni uyutmak için bana sarıldı ama ben onu reddedip kendimi Eyen'in koluna bıraktım. BU da aile içerisinde uzun süre anlatılan bir konu oldu :)
Konya'da bu sefer de diğer teyzemlerde kaldık. O akşam büyük eniştenin bizim için yaptırdığı etliekmeği öyle bir yedim ki sormayın. Hapur, hupur... Zaten ben büyük enişteyi hep "dede" diye çağırdım. Bana kedileri gösterdi, onlara dokundurttu, bahçedeki tavuklara baktım, havuzun kenarında yürüdüm, salıncakta sallandım. Yani orada da keyfim yerindeydi. Dedemin torunu Berra abla ve de diğer torunu Elif bebek de hep benimleydi. Birlikte oynadık, eğlendik.

Sonunda her güzel şey gibi bu da bitti. İstanbul'a döndük. Ama bu yaz iyi gezdik sanki... Leyleği havada mı gördük ne?