20 Eylül 2011 Salı

Yaz Tatilim

Üzerinden biraz zaman geçti ama yaz tatilimi size anlatmadan olmazdı. Annemle tatilimizi İzmir - Didim-Çınarcık üçgeninde geçirdik bu sene. Annem 2 hafta işten izin aldı. 2 kocaman hafta birlikte doya doya vakit geçirdik. İlk önce uçakla İzmir'e gittik. Havaalanına bizi İsmail Dede'm götürdü. Uçağa daha önce de binmişitim ama hatırlamıyordum. O nedenle bu binişim ilk sayılırdı. İzmir'e indiğimizde bizi babam karşıladı. Babam yazları Didim'de yaşıyor. Tatilimin bir bölümünde biz de Didim'de kaldık. Böylece ben babam, babaannem, dedem ve kuzenlerimle, halamı görmüş ve tanımış oldum.
Annem de ben babamla olduğum zamanlarda denizin ve güneşin keyfini çıkarmaya çalıştı.
Didim'de çok güzel arkadaşlıklarım oldu. Köpüş Yılmaz, Deniz, Osman Abi ve de Osman Amca....
Bütün gün denize giriyor, oynuyor, geziyor ve yorgunluktan kendimi uykularda buluyordum.
Hayatımda ilk kez sabahları 10:00 da kalktığım, akşamları 23:00 te yattığım bir dönemim oldu. Dönüşte Efes, Selçuk, Şirince bir sürü yer gezdik.
Derken babama ve akrabalarıma veda ederek Çınarcık'a annanemin yanına geldik. Geldik ama hava yağmur çamur. Ne denize girdik, ne gezebildik. Biz de annemle halıda yüzdük bol bol. Aynı kitabı günde 3 kere okuduğumuz zamanlarımız da oldu, okey yani benim değimimle yapbozlardan kendimize yemek yaptığımız da :)
Derken günler su gibi akıp geçti. Annem yeniden işe döndü. Artık tatil ne demek çok iyi biliyorum. Her sabah anneme "bugün tatil mi?" diye soruyorum bir umutla :)

26 Temmuz 2011 Salı

Lüleburgaz Yolcusu Kalmasın


Yaklaşık 1 ay önceydi. Haziran ayındaydı. Berenlerle ve de Eray teyzemlerle Lüleburgaz'a Feyhan Annane'yi ziyarete gitmiştik. Hava müthişti. Tam hafif serin bir bahar havasında Feyhan Annane'nin bahçesinde keyifli bir gün geçirdik. Beren ile birlikte önce bahçede gördüğümüz köpüş dostumuz Ringo'yu sevme yarışına girdik. Arkasından Ringo'nun arkadaşı kedicik dostumuzu. Feyhan Annanem ve de Ertun Dedem bize süper bir kahvaltı hazırlamışlardı. Mekitsaları mideye indirdikten sonra, ineklerle, tavuklarla konuşutuk, bahçeden biber, çilek, kiraz topladık. Eray Teyzemin Gülcan Teyze'sinin bahçesindeki civcivleri sevgiyle kucakladık ve de öpe öpe yuvalarına geri koyduk. Berencik rüzgar güllerine bayıldı. İkimiz de çimlere yayılan Eray Teyze'min üzerinden atladık. O kadar yorulmuştuk ki akşam dönerken Oğuz Amca'mın arabasında pestil vaziyette uyumuş kalmıştım. Hayatımın en güzel günlerinden biriydi. Çok teşekkürler Eray Teyze'cim...

20 Haziran 2011 Pazartesi

Yamayaz Anne


Annem benim deyimimle tam bir "yamayaz" :) Geçtiğimiz Cumartesi günü Çınarcık'ta yaptığımız yamayazlıklar :) Ben yoruldum o pes etmedi...

Yaz Geldi, Dondurmaya Hücuuumm

Yazın geldiğini nereden anlayacağız, tabii ki dondurmanın serbest olmasından! Yiyin gari :)

BMD Pikniği

Geçtiğimiz haftalarda arkadaşım Beren ile BMD pikniğinde buluştuk. Bu pikniğe en son ben 6 aylıkken de katılmıştık. Zaman nasıl hızla geçiyor. Önce metrobüs ile Mecidiyeköy'e gittik. Orada Beren'in annesi Yasemin teyzem bizi aldı ve de hep beraber piknik alanına ParkOrman'a gittik. Birlikte yemekler yedik, oyunlar oynadık, yağmur altında ıslandık, bizim için çok keyifli bir gün oldu. Beren ile sohbetlerimiz, birlikte resimler yapmamız, balonlardan köpekçikler yapmamız ve de yüzümüze yaptırdığımız figürlerimiz... Beren benim üç yaşındaki arkadaşım, onu çok
seviyorum :)
Fikirtepe Metrobüs Durağı

Ellerimizde köpüş balonlarımız ve de yüzümüzde kedicik boyalarımız

9 Haziran 2011 Perşembe

Çınarcık Günlükleri



Bu yazın büyük bölümünü anneannemle Çınarcık'ta geçireceğim. Fotoğrafları yaklaşık 1 ay önce oradaki evimizi yaza hazır hale getirmek için Çınarcık'a gittiğimizde annem çekmişti. Deniz kenarında annemle denize taş atmaca oynamıştık...

26 Mayıs 2011 Perşembe

19 Mayıs Resim Bayramı



19 Mayıs'ta annem ve aneannemle arkadaşım Melek'lere gittik. Orada Melek'in kuzeni Fırat Can abi de vardı. Melek uyuduğu için Fırat Can abi ile yaptığımız esim faaliyetlerimize katılamadı ne yazık ki. O günün anısına annemin yakalayabildikleri fotoda...

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Süsüme de Çok Düşkünümdür

Babam beni birgün arkadaşlarının evine götürmüştü. Nurcan Hala diyorum ben oradaki teyzeye. İşte orada çekilmiş bir pozum. Nurcan Hala'nın kızı Gübeş Abla'nın kolyeleri - tokaları ne bulduysam takmıştım...

Küçücük Kemanım Olsaydı Keşke

Başlıktaki bu şarkıyı çok seviyorum. İlk öğrendiğim şarkılardan kendisi. Babytv de birkaç kere izledim ve ardından hemen söylemeye başladım. Anneme bir gün "bana bir küçük keman alar mısın anecim?" demiştim. Annem buna dayanamamış ve hemen gitmiş almış. Artık daha düzgün tutabiliyorum kemanımı, fotoğrafta biraz acemiydim :)

Asya Ablamın Doğum Günü

Bir süre önce Asya Ablamın doğum gününe gitmiştik annemle. Çok eğlendiğim günlerden biriydi çünkü diğer arkadaşlarım Taylan, Beren ve Can Bebe de gelmişlerdi.
Ben de büyüyünce Asya Ablam kadar güzel bir abla olmak istoooyummm....

Uzun Aradan Sonra Merhaba

Sevgili Blogum,

Biliyorum çok ara verdim, çok ihmal ettim seni. Önce günlüğümü yazdığım site kapatıldı ülkemizde ardından annemin yoğunlukları falan derken epeydir maceralarımı aktaramadım sevenlerime. İşte yeniden seninleyim. Şu an da 28. ayımın içindeyim. Zaman su gibi akıyor. Annem şimdi yapabildiklerime baktıkça buraya yazdığımız ilk yazılar aklına geliyor. Artık bebek değil tam bir çocuğum. Her şeyi öğrenme konusundaki merakımla, bilgiye açlığımla ve sürekli aynı şeyleri defalarca sormalarımla annemin sabrını denemekteyim :)
Artık annem ile arkadaş gibiyiz. Birlikte resimler yapıyoruz, sohbet ediyoruz, yemek-temizlik yapıyoruz. Giyeceğim kıyafetlerimle, yiyeceğim yemeklerle ilgili fikrimi belirtiyorum. Tam anlamıyla bir bireyim ve tercihlerim var. Tabi arasıra ufak çaplı kavgalarımız da oluyor haliyle. Kahvaltıyı hala sevmiyorum. Balığı da. Sebzeyi de. Her çocuk gibi köfte, patetes, markarna, pilavı çok seviyorum. Sürekli yesem dursam hiç bıkmam bunlardan. Kabak, mercimek ve de şehriyeli tavuk çorbaları ise favorilerim.
Boyum 94 cm, kilom 14 kg. Doktorumun dediğine göre 3 yaşındaki arkadaşlarım ile uyumluymuşum. Biraz önden gidiyorum evet, boyumun uzunluğunu da sanırım sütü çok ve de severek içmeme borçluyum.
Kendimle ilgili bu kadar özet bilgi verdim. Artık maceralarıma geçebilirim. Beni takibe devam ediniz lütfen,

Sevgiler,
Dila

7 Şubat 2011 Pazartesi

Son Ütücü

Geçen haftasonu doğum günü telaşımdan evimizle hiç ilgilenememiştim. Bu haftasonu buna fırsat buldum nihayet. Ağır bir sinüzit geçirmeme rağmen biriken ütüleri eritebildiğim için çok mutluyum :)

4 Şubat 2011 Cuma

Son Partim

Dedemin gidişinin ardından yine tv karşısında sızmışım.
Gözümü açtım ki bir de göreyim. Evimizde çok cici bir abla var: Asya Ablam.

Annesi Eda teyze ile birlikte çoook uzak olan evlerinden benim için evimize gelmişler. Annem de ben de o kadar mutlu olduk ki. Asya ablamı çok sevdim. Tombik yanaklarından öptüm de öptüm işte oh! Sarıldım, onunla oynadım. O da bana sürekli birşeyler öğretme çabasıyla yandı tutuştu. Dedemin getirdiği oyuncağı nasıl kullanacağımı gösterdi. Hem Asya ablam hem de Eda teyzem bir sürü fotoğraflarımı çektiler. ve tabi onlarla da yine mum üfledim, dilek diledim :) Bu 3 kutlamada da aynı pastayı kullandık. Tutumluyuz yani merak etmeyin. Eda teyzem o kadar kibar ki pastamın yarım olduğu anlaşılmasın diye fotoğraf çekerken çok çaba harcadı. ama ben burada açıkladım durumu şimdi, nolcak? Tüh, tüh! :)
Asya ablamı o kadar çok sevdim ki dilim birbirine dolaştı. Kendisine çoğu zaman "Eda'cım" annesine "Asya'cım" diye hitap ettim. Bu da hem gülmelere sebep oldu hem de anılardaki yerini almak üzere annemin hafızasına kazındı :)
Ne kadar çok seviliyormuşum meğer (bu kelimeyi de yeni öğrendim). Hep böyle kalabalık doğum günlerim olur umarım. Benimle olan herkese çok teşekkürler!
Bu arada her zamanki gibi bütün hazırlıklar ve de mamalar için anneanneme ayrı bir teşekkür etmeyi unutmayayım, Ellerine sağlık Huriş'cim!

40 Gün 40 Gece!

Durun! Daha bitmedi! İlk partimin ardından Pazar günü yani esas doğum günümde bu sefer İsmail dedem geldi bize. Annemin babası. Bana süper bir oyuncak getirmiş. CD li kitap. Kitabı okuyorsun CD leri de projektör gibi bir alete takıp duvara yansıtıyorsun. Daha tam keşfedemedim ama eminim benim gelişimimde çok yararı olacak. Ayrıca üşümemem için de el örgüsü süper atkılar ve şapkalar getirmiş. Emeği geçenlerin ellerine sağlık. Çok teşekkür ederiz.

Dedem ile bir sürü oyunlar oynadım. Bir önceki günkü partimi anlattım kendisine.

Onunla birlikte de yeniden mumları üfledim. Seneye de böyle yapacağım, defalarca mum üfleyip iyi ki doğdun diye şarkı söylettireceğim herkese... Süper keyifli vallahi!

Yaşasın Doğum Günüm,Yaşasın Çocuk Olmak!

Geçtiğimiz haftasonu doğum günümdü. 30 Ocak 2011 Pazar günü 3. yaşıma girdim. Hem Cumartesi hem de Pazar günü 3 ayrı kutlamam oldu. Hepsi şahaneydi. Kutlamalarımzı detaylıca anlatacağım ama önce biraz hazırlıklardan bahsedelim.

Partimden tam bir hafta öncesinden annemle anneannem derin hazırlıklara başladılar. Yeme içme kısmı için yaptığımız alışverişten hiç bahsetmeyeceğim. Canınız çeker :) Ama şu kadarını söyleyeyim sebze ve meyveleri marketten kendi ellerimle seçtim misafirlerimiz için. Ardından babam, annem ve ben üçümüz beraber pastaneye giderek pastamızı sipariş ettik. Pastanede ben dolanırken 2 tane abla yanıma geldi. İkisi de beni çok sevdi ama bir tanesi dedi ki: benim yeğenim Dila var, sen ona ne kadar benziyorsun:) Annem de hemen bana "sen kendi adını söyle kızım" dedi. Ben de "adım Dila" deyince, ablalar çok şaşırdı. Annem pastayı seçip gerekli talimatları abilere verene kadar ben hep o iki ablanın masasında oturdum, onlarla sohbet ettim durdum.

Partimden önceki haftaiçinde anneannem bana sürekli doğum günüm olduğundan ve mum üfleyeceğimden bahsetti. O kadar çabuk öğrendim ki bunu o hafta sürekli pasta, mum, doğum günü sayıkladım durdum...

Anneannem çok muzip kadın. Eminönünden süsler almış benim için. Cuma gecesi onları birlikte perdeye astık. Anneannem sandalyeye çıktı ben de kendisine süsleri verdim. Kocaman balonlar şişirdik sonra bir sürü. Heryer cümbüş içinde oldu :)

İlk partimin olduğu Cumartesi sabahı geçen yıl da olduğu gibi Eray teyzem ve de Oğuz amcam geldi yine bize. Onlarla saatlerce oynadım. Kahve yaptım, fallarına baktım. Birlikte ütü yaptık, kitap okuduk, ooo daha neler neler... Ben evin içinde "eraycım, oguscum" diye dolanıp duruyordum hep. Onlar benimle ilgilenince annemle anneannem de hazırlıkları tamamlamak için fırsat bulmuş oldular. Ardından annemin lise arkadaşı Tuğba teyze ve de kızı Nehir ablam geldiler. Evimiz kocaman bir kalabalıkla doluyordu giderek. Nehir ablamla da oynadım, özellikle bebeklerine çok ilgi gösterdim. O da benim salıncağımla ilgilenmiş sanırım :)

Derken babam elinde pastamla geldi. Evimiz giderek kalabalıklaşıyordu ve ben her kapı çalışında "kim o" diye muzip muzip sesleniyordum.


Ardından Asu, Murtaza amca ve de oğlu Doğu abi, eski dostum Fırat ve ailesi ve de en son Deniz abla ve Seçkin abinin de katılmasıyla tüm kadromuz tamamlanmış oldu.

Herkesin bana tüm ilgi ve sevgisini gösterdiği, bana bir sürü hediyeler aldığı çok keyifli bir gündü. Benim ve ailem için çok özeldi. Daha da kalabalık olacaktık ama dostlarım Taylan ve Beren gelemediler :(
Olsun onlarla da daha sonra bir daha kutlarız artık. Yeter ki pasta ve mumlar olsun :)

Partimde çocuk grubu çok iyi kaynaştık. Doğu abi, Nehir abla ile ben de Fırat ile oynadık bir ara. Bazen biz küçükler onların yanına gitmek istedik oynamak için. Bazen onlar bizi yanlarında istemediler. Hep beraber masanın altına girdik, koştuk, çoştuk. Çocuklar ne yaparsa onlardan yaptık işte :)
Doğu abinin benim yanaklarımla ilgili projeleri var. Yanaklarım çok güzelmiş, onları ısırıp ısırıp yiyecekmiş. Olur mu ama hiç! :)

Derken gün bitti ve misafirlerimiz teker teker evimizden ayrıldılar. Ben tümünü tek tek uğurladım, herkese güle güle dedim. Ama günün bomba lafını Asu'ya ettim: Apo'ya selam söööle Asu'cum..

Bunu duyan tüm ekip yerlere yattı gülmekten. Tanımadığım birine selam söyledim farkındayım ama sanırım onlar daha çok "Asu'cum" dememe güldüler. Ha bir de Gaspar var. Kendisini bir kere görmüştüm ama hatırlayıp hatırlamadığımı annem net anlayamıyor şu an... O yüzden havalar biraz daha düzelince Gaspar'ı görmeye gideceğim :)

O gün o kadar yorulmuşum ki akşam 19:30 da tv karşısında sızdım desem size inanır mısınız? Ne yapalım, partiler için biraz gencim galiba :)

23 Ocak 2011 Pazar

Annem Bu Kadar Çocuğa Bakamaz Neyse ki Ben Varım :)

Babamın bayramda bana aldığı salıncağım. İlk başlarda çok fazla sallandım durdum üzerinde ama nedense son zamanlarda kendisini bebeklerimi sallamak için kullanır oldum. Bütün bebeklerimi bir güzel uyutuyorum salıncakta. İyi ki ben varım yoksa annem bu kadar çok bebeği nasıl büyütürdü? :)

En Tatlı Zamanlarımdayım

Haftaya 2. yaşım bitecek. Yaklaşık 1 aydır ise fena halde dillenmiş durumdayım. Kurduğum cümlelere, şirin şirin cilveli cilveli konuşmalarıma görenler dayanamıyor. Öyle güzel şeyler söylüyorum ki. Her duyduğumu tekrar edişim süper mesela. Etrafımdakilere seslenişim: Annecim, annanecim, annesi, ananesi, Başarcım, Emrecim, Hacercim, Babacım... Hatta bu kibarlığım o kadar ileri boyuttaki bebeklerime de bu şekilde hitap ediyorum: Apo'cum, Bobo'cum gibi.

Ayrıca süper şarkılar söylüyorum. Arap kızı camdan bakıyor, cambaz ip üstünde oynuyor, hadi gel cici kedicik-sana süt vereyim, baş parmağım nerdesin, burdayım, yalancı sana kimse inanmaz - ve daha birçoğu. Yarım yamalak şekilde nasıl da güzel çıkıyor ağzımdan kelimeler... Annemin kulaklarında hep bu laflarım çınlıyor. Hatta bazen hızını alamayıp ofiste bile benim taklidimi yapıyormuş. Bunları bir ara buraya da yazmalıyım.

Bir de artık fotoğraf çekilirken poz vermem gerektiğinde eskisi gibi uğraştırmıyorum etrafımdakileri. Poz vermem istenince hemen en güzel gülümsememi takınıp şeker şeker pozumu veriyorum. Bakın mesela bular düne ait. İkisi evimizde, biri de Emrecimle. Biri de birkaç hafta önce annemin şapkasını giydiğimde çekilen fotoğrafım.

Ah Ojeler, Vah Ojeler...

Geçenlerde bir Cumartesi sabahımızdan. Kahvaltımı usluca yapmam sonucu ojeye hak kazandım. Rüşvete alıştırılıyorum resmen. Ama annem biliyor beni nereden vuracağını :)

Saç Demişken Manikür Unutulur mu?

Saç kesimi demişken maniküre ve ojeye olan merakımı tabii ki anlatmadan geçemem.
Annemle Yeşim ablaların dükkanına ne zaman gitseki kendimden geçiyorum işte. Hatta annem en uslu durduğum yerin kuaför olduğunu söylüyor hep. İşte bu karede 3 hafta öncesinden. Annem saçlarını kestirirken ben de Yeşim Abla'dan manikürün inceliklerini öğreniyorum. Süslenmek çok zevkli...

Uzun Bir Aradan Sonra

Epey zaman olmuş buralara yazmayalı. O yüzden bu akşam epey konum var elimde yazacak. İlk olarak 3 ay öncesine dönelim. Kuaförde ilk saç kestirişime. Annemin kuaförü Hüseyin abi var bizim mahallede. Kardeşi Yeşim ablayla birlikte işletiyorlar dükkanı. O günü hatırlıyorum. Tesadüfen önlerinden geçerken annemle "merhaba!" demek için girmiştik içeri. İş birden saç kestirmeye geldi. Normalde annem saçıma toka takarken bile rahat durmam hiç. Ama iş süs püs olunca işte bakınız nasıl da kuzuyum Hüseyin abi nin ellerinde :)