27 Ekim 2009 Salı

HASAL Buluşması



Cumartesi günü annemin ortaokul ve liseden sınıf arkadaşları bizdelerdi. Yasemin, Özerk, Tuğba teyzeler ve de Tuğba teyzenin kızı Nehir abla...

Misafirlerimiz beni çok sevdiler. İlk başta onlara karşı biraz yabancılık çektim. Beni kucaklarına alınca ağladım, sanırım annem beni onlara bırakacak ve gidecek zannettim. Ama sonradan kanım kaynadı. Özellikle günün sonuna doğru Yasemin teyze'min kucağına doğru gitmek için atılımlarda bulundum. Kendisiyle birebir çektirdiğim fotoğraflardan da anlayabilirsiniz bunu. Hep birlikte güzel güzel kahvaltı ettik. Nehir abla ile ben oyunlar oynadık. Zavallı ayı BOBO'nun sırtına bindik, zıp zıp zıpladık. Annem Yasemin teyzeye çocuk sahibi olmak konusundaki fikirlerini anlattı da anlattı. Belki yarın birgün bebişi olabilir, hazırlık olsun diye... Eğer bir kardeşim olursa ne güzel olur? O da bize gelir, birlikte oynarız...

22 Ekim 2009 Perşembe

Benden Bıkma :)

Annemden:
-Canım bebeğim! Bu akşam seni yatırırken, binbir türlü düşünce geçti aklımdan. Ama hepsinin ortak noktası nasıl yaparım da seni mutlu edebilirim üzerineydi. Yeni doğan döneminden beri akşamları seni uyutmak benim için en büyük zevklerden biri. Akşamları birlikte uzanıyoruz yatağa ve ben sana ninniler, türküler söylüyorum. İlk zamanlarda henüz dönmeyi bilmediğin için yavaş yavaş gözlerimin içine bakarak dalardın uykuya, bir elin mutlaka ya yüzümde ya da elimin içinde olurdu. O zamanlarda bir kanepeye sığardık birlikte. İşin güzel yanı sadece geceleri değil, gündüzleri de bu şekilde bana dokunarak uykuya dalabilirdin. Sonra ne mi oldu? Büyüdün. Etrafa olan ilgin arttıkça seni gündüzleri bu şekilde uyutmak artık imkansız oldu. Şu an iyice uykunun gelmesini bekliyoruz ve de azıcık kolumuza yatırınca hemen dalıyorsun uykuya. Ama akşamlarımız hala eskisi gibi. Hala ana-kız olarak kaybetmedik bu keyfi. Genellikle saat 20:45 gibi beslenmen, altının temizlenmesi gibi işlemlerini bitiriyor, pijamalarını giydiriyorum. Lavaboya gidip ellerini ve dişlerini yıkıyorum. Ardından babaya iyi geceler diyorsun ve birlikte tüm ışıkları söndürüp bizim karyolaya uzanıyoruz. Aslında burada bile bile hatalı davranıyorum. Seni bir şekilde yatağında yatırmalıyım. Bunu deneyince başarılı da oluyorum aslında. Biraz mızırdanarak da olsa ben, sen uyuyana kadar başında beklediğim sürece sorunsuzca yatıyorsun. Yatağın içinde başını bir oraya bir buraya dayayarak dalıyorsun uykuya. Ancak seni yatağında değil de karyolada yatırmamın önemli bir nedeni var kızım. Nefesini, minicik ellerini hissetmekten vazgeçemiyorum. Sen de bunun farkındasın sanırım ki kocaman yatakta başını yaslayacak bir sürü yer varken, ille gelip benim vücudumun biryerine dayıyorsun. Ya koluma, ya gövdeme, ya dizlerime. Yatakta dolanıp dolanıp kafayı küt diye atıyorsun vücuduma. En başından beri uykun gelince bu hareketi yapmayı seviyorsun zaten.
Belki de bu şekilde bensiz uyumaya alışamıyorsun. Belki bu nedenle geceleri arada uyanıyorsun. Ben açlıktan uyandığını sanıp seni beslemeye çalışıyorum. Sen genelde çok az bir süt içiyorsun. Genelde yarım bırakıyorsun ve kendini kollarıma bırakıveriyorsun. Tabi aynı şeyi babana da yapıyorsun. Haksızlık etmeyelim, geceleri ağlamanda ilk nöbet babanda. Ben genelde sabaha doğru olan 2. uyanmanda kalkıyorum. Buradan seninle sadece ben ilgileniyormuşum gibi bir fikir çıkmasın.
Seni yalnız yatmaya alıştırmış olsam belki de gecelerimiz daha rahat geçecek, hiç uyanmayacaksın. Yatağında biran yokluğumu hissedip o nedenle ağlamaya başladığını düşünüyorum.
İşte seni her gece yatırırken içimde binbir soru beliriyor. "Birlikte mi yatsak, yatağına mı yatırsam?" diye içim içimi yiyor. Ama yine birlikte sarılarak uyumak kazanıyor. Bu gece sen yine başını kollarıma dayamışken aklıma şu geldi. Anneleri olmayan bebekler ne yaparlar ki? Kime sarılır, kime dokunur bu minicik bedenler. Sizler için ne kadar büyük ihtiyaç halbuki. İlk defa hayatta olmamın ne kadar önemli olduğunu hissettim o anda . Sırf senin yanında olabilmek için sağlıklı olmam gerektiğini, yaşamam gerektiğini düşündüm. Aslında görüntü itibarı ile sen bensiz yatamıyor görünüyorsun ama aslında ben sensiz yatamıyorum sanırım.
Hayatım boyunca insanlarla çok fazla ten temasında bulunmaktan hoşlanmadım. Küçük bir çocukken bile hep yalnız yatmayı severdim. Bazen tatillerde kuzenlerle, arkadaşlarla ya da anneannemle yatardım. Ama hiçkimse ile sarmaş dolaş olmayı sevmezdim. Bazı insanlar bunu sever ama bu hiç bana göre değildir. Bir keresinde, üniversitedeyken Eray teyzen ile Lüleburgaz'da aynı çekyatta 9 gün birlikte uyumuştuk. Nasıl uyuduğuma o da şahittir. Ancak bu kural senin için bozuldu birtek. Şimdi Dila ile uyusam da bana sarılsa diye gözünün içine bakıyorum. O bebek kokunu koklaya koklaya uyuyabildiğim için her gece Allah'a şükrediyorum. Ne olur benden bıkma olur mu anneciğim? :)

12 Ekim 2009 Pazartesi

Fenerbahçe Parkı'nda İki Aşık

Dün, yakında kaybolacak güneşi yakalamak için ailecek Fenerbahçe Parkı'ndaydık. Temiz hava bana o kadar iyi geldi ki normalde yarım saatten fazla uyumayan ben, parkta bir saatten fazla uyudum. Uyandığımda biraz terlemiş olduğum için annem bana bir örtü ile birlikte sıkı sıkı sarıldı, aynen iki aşık gibi. Üşüyüp hasta olmamam için.

Parkta ilgimi en çok çekenler köpekler ve kuşlardı. Hepsinin hareketlerine dikkatli dikkatli bakıp arkalarından bağırdım durdum. Beni duymuşlar mıdır acep? Sanırım parka bir daha gelecek yaz geliriz. O zaman ben yürümüş olursam bu sefer havhavların ve de kuşların arkasından koşar dururum artık. Hem belki bağırmak yerine adlarını da söylerim :)

11 Ekim 2009 Pazar

IKEA'da Bir Cumartesi

Cumartesi günü, anneannem, annem ve babam ile birlikte IKEA'ya gittik. Orada Nadya ablayı gördük. Biz tam içeri girerken o da alışverişi bitirmiş evine dönüyordu. Beni görünce ne kadar da büyümüş olduğumu söyledi anneme. IKEA'da dolaşırken hep annemin kucağında olmak istedim. Zaten bu haftasonu sürekli annemin kucağında olmak istedim. Bunun nedeni ya yeni dişimin bende yarattığı sıkıntı ya da annem beni haftaiçi bıraktığı için ondan intikam alma isteğim sanırım. Son bir haftadır geceleri de bir ara uyanıp annem beni yanında yatırmadan tekrar uykuya dalmıyorum. Yatağıma yatırılınca da hemen uyanıyorum. Sanırım anneme aşırı bir düşkünlük oluştu bende. Halbu ki annem beni buna alıştıracak hiçbirşey yapmadı, ben 2 aylıkken odalarımızı ayırdı ama yine de ona sarılmadan uykuya dalmıyorum artık. Eskide babama da sarılıp uyuyabilirdim. Ama artık tamamen sadece annemi istiyorum. Bu annemi biraz yoruyor galiba. Umarım tekrar eski düzenime yakında dönebilirim.
Neyse, IKEA'dan bahsediyordum. Ben saatlerce annemin kucağında gezince, çok yoruldu tabii ki. Pestil vaziyette attı beni restorandaki mama sandalyesine. Onlar yemek yerken ben de bir güzel yoğurdumu yedim, tabi kıpır kıpır vaziyette... Bu foto da o günün bir hatırası olsun.

6 Ekim 2009 Salı

Hoşçakal Anneciğim! Ben Mutfak Tezgahı Bakmaya Gidiyorum...


Anneannemlerin evinde bir haftadır tadilat var. 15 gün daha sürecek galiba. Banyo, tuvalet, mutfak komple söküldü. Fayanslar kırıldı. Mutfak ile odanın arası açıldı. Yeni duvarlar örüldü vs. Yani ev evlikten çıktı. Anneannemle dayım tadilatın çabuk bitmesi için acele ediyorlar ama ben bu halimden çok memnunum. Çünkü sabah kahvaltılarımız ve de akşam yemeklerimizde hep beraberiz. Ev kalabalık olunca mutlu oluyorum.

İşte bugün anneannem ve Hacer teyzem ile yeni evin mutfağını seçmeye gittik. Ben de gittim çünkü benim görmem önemli. Kimbilir o mutfakta benim için ne mamalar pişecek? :)

Giderken de bugün evden çalışan anneme de kısa bir "Hoşçakal!" pozu verdim. Bugün de ben seni evde bıraktım, oh canıma değsin işte!

Ev Gezmelerim

Pazar günü Selver teyzemlere gittik. Orada 2 arkadaşım var. Biri resimde gördüğünüz Şevval. Haftaya 2 yaşını bitiriyor. Annem Şevval'in ilk doğduğu geceyi, hastaneye koşmalarını hatırlıyor da zamanın nasıl aktığına inanamıyor. Zaten bu sıralar bana baktıkça da zamanın nasıl hızlı geçtiğine şaşırıp kalıyor. Diğer arkadaşım da Sena. Henüz doğmadı, annesinin yani Selver teyzemin karnında. Şevval sürekli annesinin karnına dokunup dokunup seviyor onu. Beni de habire yanaklarımdan öpüyor.
Sena'nın doğum günü benimle aynı gün olacak sanırız. Heyecanla bekliyoruz hepimiz onu.

Şevval'in babası Ertuğ amca, annemlere şöyle bir teklifte bulundu:

"Biz tekrardan o günlere nasıl döneceğiz. Siz küçük çocukta, biz de büyük çocukta tecrübeliyiz. Sena ile Dila'yı değiştirelim :)"

Tabii ki şaka yapıyor. Ama Sena doğunca annem kendi tecrübelerini yapabildiği kadar Selver teyzeme anlatarak ona yardımcı olacak galiba...

Alışveriş Merkezinde Uyku

Geçtiğimiz Cumartesi anne ve babamla alışverişe gittik. Carrefour'a... Annemler yemek yerken öyle çok uykum geldik ki... Bir bırakmadılar ki uyuyayım:)