29 Nisan 2010 Perşembe

Kara Üzüm Habbesi

Bu akşam mönümüzde olan semizotunu afiyetle bir güzel yedim. Ancak istemediğim halde son kaşık için annem beni zorlayınca olan oldu. Ağzımdakiler ve de midemdekiler dahil tüm semizotlarını olduğu gibi çıkarttım. Yer gök berbat oldu. Böyle olunca annem midemi zorlamamak için bana daha hafifler şeyler yedirmek istedi. Bayıldığım kara üzümler ve de bebe bisküvisi... Ağzımda birşeyler çevirmeye başladığım aylardan beri kuru üzüm yemeye bayılıyorum. Beni buna en büyük anneannem alıştırdı. Bu akşam da bir kavanoz dolusu üzümü önüme koyduklarında çıldırdım... Tabi anneannem de uyanık, hemen çekivermiş yine fotoları..

25 Nisan 2010 Pazar

Cansu'nun Doğum Günü'nden

Bugün annemle birlikte arkadaşım Cansu'lara gittik. Doğum gününü kutlamak için. Çok keyifli bir gündü.
Cansu 2 yaşını doldurup 3 yaşına girdi. Cansu ile aramızda tam 9 ay var. Partiye ilk giden biz olduk. Ardından da yine annemlerin liseden bir başka arkadaşları Tolga amcalar geldi. Derken başka misafirlerle birlikte tam bir şenlik ortamında kutladık Cansu'nun doğum gününü. Ben yine klasik olarak önceleri kalabalığı biraz yadırgadım. Ama bir müddet sonra öyle bir açıldım ki tutabilene aşk olsun. Balonlar koşturmacalar, arabaları sürmeler, bebeklere sarılmalar... Ne arasanız vardı yani.
Bu arada doğum gününe Fırat da gelmişti. Benim doğum günümden beri Fırat'ı görememiştim. Ben onu gördüğüm için sevinçliyken o bana bir kaç kez vurdu ama :(
Babasına şikayet edeceğiz Fırat'ı :)
Şaka bir yana sanırım kendince bir sevgi gösterme yöntemi...

Bu arada ilk kez benden küçük bir bebeği sevdim bugün. 8,5 aylık bir kız bebek. Adı ne miydi? Sıkı durun: Di-La-Ra... Yani yaşı benden az ama adında fazlalığı var :)
O beni sevdi ben de onu sevdim. Birbirimizin yanaklarını ellerini okşadık bol bol.

Kısaca bugünün özeti böyleydi. Cansu arkadaşıma sağlıkla ve mutlulukla dolu kocaman bir ömür diliyorum. Arkadaşlarım büyüyorlar. E tabi ben de. Yaşlandıkça yine böyle şenlikli doğum günlerinde birarada oluruz umarım.

23 Nisan 2010 Cuma

Bugün 23 Nisan, Neşe Doluyor İnsan!

Bugün çocuk bayramı olduğu için dışarıda anneannemle kendimize özel bir kutlama yaptık. İlk kutlamamız bugün ilk kez çıplak bacaklarımla dışarı çıkmam şeklinde oldu. Yaz geliyor, yavaş yavaş hazırlanmalıyım artık :)
Ardından soluğu doğru her zamanki yerimiz olan anneannemlerin otoparkında aldık.
Burayı seviyorum çünkü hep minik minik çakıl taşlarıyla oynuyorum, hem de pisi pisi leri kovalayabiliyorum. İşte yine böyle bir pisi pisi sevgisiyle meşguldüm ki Onlar geldiler.

Onlar benim diğer ailem. Hacer Teyzem, oğlu Emre Abim ve de babası Süleyman Dedem. Süleyman Dedemin aslında yaşı çok genç ama benim minikliğimden beri kendine hep dede dedirttiriyor bana. Ben de alıştım. Onu ne zaman görsem "dede!" diye sesleniyorum. Hatta sokakta ona benzeyen başka adamlar görünce de "dede!" diye sesleniyorum artık.
Onlar da ekibe katılınca tam bir kutlama oldu yani!
Bu arada Emre abimle de poz vermeye bayılıyorum.

Hep birlikte güneşlendik, kedileri kovaladık, taşları fırlattık. Sonra onlar babaannelerine gidince biz de anneannemlere gittik. O kadar yerlerde yuvarlanınca güzel bir banyoyu hak etmiştim çünkü.

Annem tüm bunları kaçırdı üzgünüz ki! O da bugünü kendi için gezme günü ilan etmişti ve bu nedenle yanımızda değildi! Napalım! Neler kaybettiğini fotoğraflarımızdan görür artık :)

Necla Anneanne'de Deniz Sefası

İşte annemle Necla Anneanne'deki deniz sefamız. Tüm Üsküdar sahili ve de karşısı ayaklarımızın altında güneşleniyoruz... Ohhh, ne keyif, ne keyif!

18 Nisan 2010 Pazar

Sonunda Balon Korkumu Yendim

Bugün sonunda balon korkumu yendim. Balonlarla ilk kez doğum günümde tanışmıştım. Kalabalık içerisinde kendilerine sevgiyle yaklaşıyordum ama yalnızken çok korkuyordum. Hatta bu korkumu yeneyim diye annem arasıra balon şişirmeye çalıştıkça da sürekli rahatsız oluyordum.

Bugün annemle Capitol'e gittik. Annem bana hamileyken hep Capitol'un zemin katındaki havuzun orada düşüncelere dalarmış. Benim kızım da büyüyüp bu havuza ve havaya kadar su fışkırtan fıskiyeye hayran hayran bakıp, sular havaya yükseldikçe çığlık atar mı diye düşünürmüş. Çünkü oraya gelen tüm çocuklar suları gördükçe çığlık çığlığa bağırıyorlar. İşte bugün beni bunun için oraya götürdü. Ama ben sularla hiç ilgilenmedim. İlgimi çeken 2 konu vardı. Yaşıtlarım ve de orada dağıtılan balonlar. Hemen her yerde yaptığım gibi yaşıtlarıma yaklaşıp onları severek geçirdim günün büyük bir bölümünü. Sonra da babam ile orada dağıtılan balonlardan aldık. Elimde 1 değil hem de 2 balonla koştum durdum bütün gün. Peşimden de babam koşturdu. Gerçekten zor bir iş, Allah kolaylık versin :)

Bir yandan gözlerime düşen uyku ama uyumama inadım, bir yandan da balonlarla birlikte koşuşturmalarım... Capitol ziyaretimizin kısa özeti.

Ha bir de bugünün ganimeti bir adet bebek. Emziğimi unutunca evde, annem tedirgin oldu ve de bana yeni bir emzik almak için Boyner'e girdi. Ben de ilk kez bir mağazada kendime bir oyuncak seçtim. Elim direkt ona doğru gitti ve elimden hiç bırakmadım. O benim yeni bebeğim. Adı: Ela. Size daha sonra resmini gösteririm. Çok ama çok şeker. Böylece bebek kardeşlerimle beraber dörtlüyü kurduk. Seda, Sıla, Ela ben de Dila :)

Günün kalan kısmı daha da heyecanlıydı. Capitol'den çıktık. Annemle Necla Anneanneye gittik. Türkan teyzemin annesine yani. Orada pasta-börek günü vardı. Neler oldu, neler? Anlatacağım. arkası Yarın :)