26 Eylül 2009 Cumartesi

Bana da öğretir misin babacım!




Bugünlerde biraz keyifsizim. Üzerinize afiyet grip olmuşum. Ateşim de vardı iki gündür. Neyse bu sabah ateşimi düşürmeyi başardık hep birlikte. Ama bütün gün genel olarak mız mız ve ağlak haldeydim. Doğru düzgün yemeklerimi yemedim, 4-5 kere ishal şeklinde tuvaletimi yaptım, karnım çok ağrıdı vs. Bizimkiler de çözümü yine müzikte buldular. Her zamanki gibi babam çaldı annem söyledi. Söylerken de beni kucağına aldı ve birlikte tempo tuttuk. Ben artık "alkış" da yapabiliyorum ya hem, bol bol "alkış yaptım türkülere de. Ama işin en keyifli yanı bağlamaya olan ilgimdi. Babamı hiç rahat bırakmadım. Annem beni ne zaman yere indirse soluğu doğru bağlamanın yanında aldım. Ben de çalmak istiyorum, bana da öğretir misin babacım?

23 Eylül 2009 Çarşamba

Bu Günlerde...

Malum bayram geçti. Size bayramda çok yazmak istedim ama "blogspot" arasıra gidip geldiği için pek başarılı olamadım. Bayramda babaannem ve dedem bizdelerdi. Onlarla ve de anne ve babamla kocaman 4 gün geçirdim. Babaannemler bana ciciler getirmişler, elbiseler ve çoraplar. Bir de annemin kendilerine sipariş ettiği ev yapımı tarhana... Sağlıklı çorbalar içmem için...
Dedem benimle çok güzel oynadı. Onlara karşı hiç yabancılık çekmedim, sanki hep varlardı. Hep güleryüzle karşıladım onları.

Ardından bayramın 2. günü akşam Vedat amcam geldi bu sefer bize. Ancak o geldiğinde uyuyordum. Beni uyurken izlemiş ardından da sabahın erken saatinde İzmir'e gitmesi gerektiği için evimizden ayrılmış. Ama Şubat tatilinde yine gelecekler. Sibel teyzem ve de rüzgar abim ile. O zamana kadar ben de yürümüş olurum muhtemelen :)

Tatilin son günü ise, annemin işyerinden arkadaşı Cemal amcalara gittik. Orada Fırat ile oynadık. Hürücan teyzem beni kucağına alınca Fırat annesini benden kıskandı. Fırat'ı görünce ona dokunmak istercesine bir hamle yaptım. O da yerde oynarken benim saçımı çekti. Ama hiç ağlamadım. Bu arada Fırat'ın saçları çok güzel :)
Bu benim ilk kez bir yaşıtımla bu kadar yakın olarak biraraya gelişimdi. Çok keyifli idim. Babama benziyormuşum, Cemal amcam öyle dedi. Ancak akşam saatlerine doğru biraz huysuzluk ettim. Uykudan mahvoldum ama asla uyumadım. Hal böyle olunca huysuzluğumdan annemleri rahat ettirmedim ve Hürücan teyzenin yemeklerini yiyemeden erkenden yollara düşmek zorunda bıraktım. Yabancı yerleri yadırgıyorum galiba, nazlı mıyım biraz neyim?

Hepsi güzel hoş da bunların hiçbirini görüntüleyemedik. Annem fotoğraf çekmeyi hep unuttu. Sanırım 4 günü sürekli benimle geçirince aklı başından gitti :)
Bir sonraki bayrama artık...

12 Eylül 2009 Cumartesi

Yeni Dişler Geliyor

Bugün annemlerle birlikte doktoruma kontrole gittik. Şu an tam 7,5 aylığım. 8 kiloluk kocaman bir kızım ve de boyum da 70 cm. İleri motor becerilerim başlamış. Yani avuç hareketlerinden parmak hareketlerine geçtim. Zaten bir süredir parmaklarıma detaylı detaylı bakıyordum. Annem acaba elimde birşey mi var diye her defasında dikkat kesiliyor ve endişeleniyordu ama bugün anladık ki artık cisimleri parmaklarımla tutma dönemim başlıyor. Bu arada 3 gündür de iki elimi birbirine vurarak "alkış" hareketi yapıyorum. Ama bunu sadece kendim birşeye sevindiğimde yapıyorum. Bu konuda ailemden gelen istek ve yönlendirmeleri pek takmıyorum şu aşamada.
Artık tarhana ve şehriye çorbalarına başlamam gerekiyor. Bakalım yarın şehriye çorbasına başlayacağız. Beğenecek miyim acaba?
Bu arada 9. ayda yürüme ihtimalim çok kuvvetliymiş. Çünkü oturmayı ve emeklemeyi sevmiyorum. Emekleyerek evin her köşesine gidebiliyorum ama benim en sevdiğim şey birşeylere tutunup kalkmak. Koltuklara, ayakta duran anne ve babamın bacaklarına, oyuncaklara, kapılara... tutunmaya ve kalkmaya bayılıyorum. Kalkınca da hemen adım atmak istiyorum. Yandık :)
Bir de size yeni dişhaberlerim var tabii ki. Alttan 3. dişim de çıktı. Yani ağzımda 5 dişim var. Ama bitmedi. Hem alttan hem de üstten 2şer dişim daha geliyormuş. 10 güne kadar patlar dedi doktorum.
Gelişmeler böyle. Doktorun ardından bayramlıklarımı almaya gittik. Onları da size yarın anlatırım :)

Yeter Artık!




Yeter Artık! Doğduğumdan beri şu küvetin hep içindeyim. Biraz da üstüne çıkıp oturayım...

6 Eylül 2009 Pazar

Yine Boğaz, Yine Çubuklu

Dün yani, cumartesi akşam üzeri aldık soluğu yine Boğaz'da... Annem çok seviyor ne yapalım? Eski semti ne de olsa... İleride oralara bir yere mi taşınsak, ne yapsak? İşte size Çubuklu sahilinden bir foto. Bu sahile daha once tam 20 gunlukken gelmiştim. Anneannem, annemle beni ve de buyukanneannemi önce Beykoz'a götürmüştü, dönüşte de buraya uğramıştık... O zaman kıştı. Annemle biz arabadan çıkmamıştık. Bu sefer ise doya doya salındım denizin kenarında. Babamın yaptığı yoğurdu da yedim afiyetle.
Bunlar dünden havadisler. Bir de bugün ne yaptığımı öğrenmek ister misiniz? Evdeki ilk hasarımı yaptım. Bilgisayarımızın artık "spacebar" tuşu yok. Küçücük parmaklarımı soktum klavyenin içine, bir güzel çıkardım tuşu yerinden. Napayım? Beni bilgisayarla oynatmasalardı :(

1 Eylül 2009 Salı

Aynalar-Aynalar

Annem bu sıralar "Aynalar" adlı şarkıya takmış durumda. Genelde bu parçayı dinleyince hüzünleniyormuş.
"Eğletmen beni, söyletmen beni, ağlatman beni! Aynalaaaar, aynalaarrr..." diye mırıl mırıl mırıldanıyor, bazen de söylerken gözleri doluyor...
Ancak aynalar benim için başka bir anlam ifade ediyor. Aynaların karşısı, benim için kendimi görüp hemen gülmeye başladığım yerler. Mesela bu akşam üzeri, annem işten gelir gelmez babamla birlikte beni yıkadılar. Ardından da saçlarımı taramak için banyoda aynanın karşısına geçtik. Öyle mutlu oluyorum ki ayna görünce. Annemler bunu keşfettiler ya canım sıkkın olduğında da hemen beni aynanın karşısına getiriyorlar :)

Yatakta Oynamak Çok Zevkli



Anneannem İle Haylazlıklar




Dün Pazartesiydi. Benim Pazartesi Sendromum'u atlatabilmem için anneannemle defilecilik oynadık :) Anneannem bana, daha ben annemin karnındayken ciciler almaya başlamış. Çoğunu henüz giyemiyorum, biraz büyümem gerek. Ancak size bazılarını gösterebilirim.
İşte ilk olarak prensesliğimi belgeleyen mini elbisem ve tacım, hemen ardından kışın elbiselerimin üzerine giyeceğim mini bolerom :)