30 Mart 2010 Salı

Saçlar Gitti

Sonunda istediğin oldu Dilek Abla! Bugün babam beni kuaföre götürdü ve saçlarımı kestirdi. Artık toka takamayacağım. Annem yeni halimi görünce çok şaşırdı. Saçlarımı uzatıp süslü tokarlar takmayı hayal ediyordu ama ne yazık ki olamadı. Biraz daha büyüyünce artık.

21 Mart 2010 Pazar

Beren Dostumla Bir Cumartesi

KalınSize oyun grubumuzu anlatmıştım. 2 hafta önce Cumartesi günü yine oyun grubu olarak buluşacaktık. Öğlen yemeğimi yer yemez annemle düştük yollara. Annem yolculuğumuzun zor geçeceğini düşünüyordu. Birlikte ilk kez metrobüse binecektik. Benim için ilk toplu ulaşım deneyimiydi diyebilirim. Daha önce bir iki kez annemle motora binmiştik. Ama o deniz yoluydu. Metrobüs gerçekten kara taşıtı olarak ilk toplu taşıma aracımdı. Ben çok sevdim. Oturduğum yerden, yanımdakilere, arkamızdakilere, dışardakilere gülücükler dağıttım durdum. Bana el sallayanlara el salladım. Güldüm. Arkamızdaki ablanın kucağına gitmek istedim. Metrobüsten Mecidiyeköy'de inip taksi ile devam ettik. Nereye mi gittik? Tamtamım Beren'lere. Zaten oyun grubu dedim ama herkesin bir mazereti çıkmıştı o gün. O nedenle bebek camiasının buluşması biraz yarım kaldı. Ekibimiz beklediğimizden daha küçük bir grup olarak;ben-annem-Beren-annesi-Dilek Abla ve de arkadaşı Burak Abi'den oluşuyordu. Benim için o günün en önemli tarafı Beren ile sürekli birbirimize sarılmamız oldu. Tam kız çocuğu dayanışması gösterdik. Hep elele, sarmaş dolaş olduk durduk. Bir ara Beren bana sarılırken birlikte yere düştük. Onun biraz kafası acıdı. Benim bir yerim incinmediği halde Beren ağlayınca dayanamayıp ben de onunla ağladım. Dostluk bu mudur acaba? Kıyamadım onu gözyaşlarıyla yalnız bırakmaya.
Sonra başka neler yaptınız derseniz? Birlikte danslar ettik. Beren süper dans ediyor biliyor musunuz? Sanırım onu bu konuda kıskanabilirim ileride :)
Ve tabi birbirimizden görüp özenerek bir sürü de mama yedik. Yasemin teyzem döktürmüştü çünkü. Dilek ablanın keki de süperdi.
Eve dönme saati geldiğinde arkadaşımdan ayrılacağım için üzülüyordum ki baktım Berenler de bizimle karşıya geliyorlar. Beren'in babaannesi bizim eve yakın oturduğu için onlar babaanelerine geleceklerdi. Burak abi'nin vicdanı bizim gibi 2 prensesi taksi ile göndermeye razı olamadığı için bizi Beşiktaş'a kadar bıraktı. Yani bu ne demek? Bir toplu taşıma aracı daha. Vapuuurrrr :) Yaşaşın. Deniz ve martılar. Beren ve ben vapurda çok eğlendik. Sağa sola laf attık, Beren dolaşmak istedi. Birlikte kuşlara baktık. Kadıköy'de inince Özgür amca bizi aldı ve evimize getirdi. Bu keyifli gün için Tirün ailesi'ne çok teşekkürler... Havalar güzelleşiyor. Bir vapur sefası daha yapalım lütfen yaz geçmeden :)

-Eve Civciv Gelmiş / -Tek Başına?

Hayır tek başına gelmemiş. Onları bana babam getirmiş. Haftasonu oynamam için. Cuma günü tanıştım civcivlerimle. Onları hayatımda ilk defa gördüğüm için tek bildiğim kanatlı canlının adıyla çağırdım önce. "Gak, gak..." baktım gelmiyorlar.. "Cici cici" dedim sonra. Onları sevdim, dokundum, besledim. Anneannem kutularını temizlerken ben de onları odada takip ettim. Benden daha minikler. Bir ara seveceğim derken boğazını sıktım birazcık galiba bir tanesinin. Neyse ki annem müdahale etti. Öğreneceğim tabii ki. Bu akşam vedalaştık. 2 günlük dostluk şimdilik bitti. Belki ilerde başka hayvanlarım da olur :)

13 Mart 2010 Cumartesi

Arkadaş Canlısıyım

Bugün annem ve anneannemle Çamlıca'ya gittik. Annemler çay içeceklerdi. Ben de gezmiş olacaktım. Gittiğimiz yer cafe gibi bir yerdi. İçeri girer girmez gördüm O'nu. Adı Yiğit'miş, benden sadece 15 gün büyük. Ama boyu nasıl uzun bakar mısınız? İkimiz de birbirimizle oynamak için can attık. Ancak Yiğit diş çıkardığı için biraz keyifsizdi. Bir süre sonra çok ağladığı için anneleriyle birlikte gitmek zorunda kaldı. Ama ben arkadaşımı çok sevdim. Hem ona cici yaptım hem de anneme bakarak ondan sanki onay almaya çalışır gibiydim. Tabi foto anneanne bunu kaçırmamış gördüğünüz gibi :)

Karyola ve Civarı Afacanlıkları








Ayna Ayna Söyle Bana...


Dün anneannemleydim. O beni o kadar çok şımartıyor ki, benimle o kadar çok oyun oynuyor ki, onunlayken tam bir "kuduruk" oluyorum :) Sürekli gülüyorum, hopluyorum, zıplıyorum. İşte dün de o kadar azdırdı ki beni sabah kalkmamdan akşam 16:00 ya hiç uyumadm. Noralde biri 09:30 diğeri 14:00 olmak üzere 2 sefer uyuyorum. Uyumadıkça şımardım da şımardım. Karyolanın üstünde tepinmeler, en olmayacak köşelere girmeler, saklanmalar vs. Kısaca çok keyifli bir gündü benim için. Bu koşuşturmacanın içinde ara da bir de durup "ben kimim, neler yapıyorum böyle?" diye düşünmediğim zamanlar da olmadı değil hani..

Geçmişe Dönüş

Annem bugünlerde, doğumumdan bu yana bana en çok kimin emek verdiğini düşünüp duruyor. Hele dünyaya alışmaya çalıştığım ilk zamanlarda hayat ne kadar zordu. O zamanlar ve tüm zamanlar annemin en büyük destekçisi anneannem oldu. Bakınız, bu fotoğrafta birkaç haftalığım sadece. Bütün gece gaz sancılarım yüzünden sürekli ağladığım dönemlerdeydi... Yorgunluktan hem beni, hem de kendini uyutmuş zavallı :)

8 Mart 2010 Pazartesi

Bir de Şu Kabuklar Olmasa

Elmanın suyunu çok seviyorum. Hergün mutlaka 1 portakal ve 2 elmanın suyunu karıştırıp içiyorum. Ancak annem elmayı kabuklarını soyup yemem için uzattığında yüzüne bile bakmıyorum. Kabuklarıyla birlikte ısırarak yemek ve de kabuklarını tükürmek en büyük zevkim. Bu elmanın üstündeki harita benim eserim :) Ben bu haritayı oluştururken annem de yerlerden kabuk topluyor genelde...

Şakacıyım Şakacı


Gün içerisinde Hacer Teyzemlerde çok eğleniyorum. Sürekli oyunlar oynuyoruz. İşte anneanneme ve de Hacer Teyzeme yaptığım oyunlardan biri. Kapıdan kafa uzatmaca :) Bunu genelde her yerde yapıyorum aslında. Çok keyifli. 3 adımda oynanıyor. Kapının arkasına saklanıyorsun, sonra hafif yana eğilip gülümsüyorsun. İlk 2 adımı herkes yapabilir ama 3. adımı benim gibi güzel yapabilen, benim gibi gözleriyle gülebilen çıkar mı içinizden bilemem :) Şakacıyım, şakacı?