Karga GAK'lar dışında söylediğim daha bir çok şey var tabii ki. Baba, dede, Ayşe, aç, süt, su ve çiş-bunlar söyleyebildiğim diğer kelimeler. Artık 16 aylığım. Bu yeteneklerimi buraya not etmemiz gerek. Unutulur falan belki, hemen yazalım.
Her telefon çalışında "baba" diyorum bi kere. Her kapı çalışında da. Bakkal amcalara ve Süleyman Amca'ya dede diyorum. Bunu anlatmıştım daha önce. Temizlik için gelen ablanın adı Ayşe. O nedenle Ayşe'yi pek bi güzel kıvırıyorum. Aç demeye yeni yeni başladım ya da annem belki de birazcık benzetiyordur. Birşeyin açılmasını istediğim de göstererek ve -a harfini belli belirsiz söyleyip -ç yi patlatarak yapıyorum bunu. Süt'ü çok zamandır söylüyorum. Sabah uyanır uyanmaz annemin elinden tutuyorum. Mutfağa götürüyorum. Dolabı açtırıp cezveye sütü döktürüyorum. Cezvenin sapından birlikte tutarak ocağa koyuyoruz. Süt ısınıyor ve ben de içiyorum. Bu içmemin de bir ritüeli var tabi.Elimizde biberon beşiğime gidiyoruz. Oradan yastığımı alıp kanepeye koyuyoruz. Ben sütümü o yastığa yaslanarak içmeyi çok seviyorum. Sütüm bitince de kendi kendimi alkışlıyor ve etrafımdakilere "hadi siz de alkışlayın" dercesine bakıyorum. Su kelimesi daha çok sü gibi çıkıyor. Bir de kim tuvalete girerse peşinden çiş diye bağırıyorum? 3 gündür de kendi bezimi işaret edip çiş diyor ve büyüklerimden bezimi çıkarmalarını istiyorum. Bu acaba neyin işareti bileniniz var mı? Tabi bunda oyuncak bebeğim Zeyno'yu oturağa oturtuyor olmamın payı da olabilir.
Her neyse bunların solda sıfır bırakacak bir kelime daha diyorum 2 gündür. "Anne". Bunu artık bariz şekilde çıkarabiliyorum. Bazen bu anne ler hızlanıp birleşip falan annenne de olabiliyor. O zaman da anneannem kendinden geçiyor. Bilinçlimi yapıyorum sanıyor, ne bileyim? Hiç annem dururken sana anneanne der miyim canım? Önce annemmmmm :)
31 Mayıs 2010 Pazartesi
"Karga GAK!"
Cumartesi hep birlikte benim en sevdiğim mekanlardan biri olan Özgürlük Parkı'na gittik yine. Hava çok sıcak olduğu için ağaçların altında dolandım genellikle. Zaten başka yere de gidemezdim çünkü doğduğumdan bu yana bilinçli bir şekilde söylediğim ilk iki kelime olan Karga GAK'ları gördüm ağaçların altında. Onlar da gökyüzünde yorulmuşlar sanırım ki oraya gelmişler. Arkalarında "Karga GAK!" diye bağıra bağıra koştum durdum. Peşimde de Cemre Abla ve annem tabii ki. Bir ara kargalar uçuşunca kendimi parktaki jimnastik aletlerinin önünde buldum. Cemre Abla'm spor yaptı ben de onu izledim. Marziye Teyze'm de bizleri izledi bir güzel. Onlar da bizi evlerine çağırdılar. Belki gideriz birgün. Hem oraya kadar gidince Feyhan Anneannaye de uğrarız belki. Kim bilir?
Kendimce Bir Ziyafet
Makyaj Merakım
19 Mayıs 2010 Çarşamba
Gençlik Bayramım Şimdiden Kutlu Olsun



Bugün 19 Mayıs. Gençlik ve Spor Bayramı. Henüz genç sayılmayız ama şimdiden bana ve yaşıtlarıma kutlu olsun. Bu bayramların en güzel yanı resmi tatil olması nedeniyle annemin bana kalması :)
Annem bugün işe gitmedi. Hep birlikteydik. Sabahtan ilk önce anneannem geldi. Hep beraber kahvaltı yaptık. Ardından da bu sefer Hacer teyzem sabah kahvesine geldi bize. Genelde içlerinden sadece bir tanesi ile birlikte olduğum tüm kadınlar bugün biraradalardı. Üçünü birden görünce ne sevindim, ne sevindim. Muzip muzip gülmelerim, yan yan bakmalarım, şarkılar söylemelerim, nen nen diye bağıra bağıra müzik açtırmalarım, koltuğun arkasına ve de Ayı Bobo'nun altına saklanmalarım... Hepsi tavan yaptı bugün. Tüm şirinliğim ve cilvem üzerimdeydi.
Derken akşam üzeri, annemle önce terziye oradan da parka gidecektik ki anneannem de bizimle gelmeye karar verdi. Hep beraber düştük yollara.
Uykumu tam alamamış olmamın verdiği bir tatsızlıktı sanırım ki parkta pek neşem yoktu. Benim gibi parka gelen bir çok bebiş vardı. Ama ben onlarla hiç ilgilenmedim. Sallanmak bile istemedim salıncakta pek. Habire annem kucağına alsın, omzuna yatayım istedim. Beni güldürmek için anneannem ne yaptıysa başarılı olamadı. Bir astım ki yüzümü o kadar olur. Ama neyse ki kısa sürüyor bu hallerim. Eve dönerken annemin kucağında yapmadığım şirinlik kalmadı yine. Sağdan soldan bakanlara el sallamalar, öpücük yollamalar... Bir ara girdiğimiz marketin raflarını kurcalamalar ve annem beni uyardığında yüzüne masum masum bakıp gülmeler...
Özetle çok güzel bir gündü... Tam bayramdı yani.. Bir sonraki bayramı iple çekiyorum :)
Yine Bir H.A.S.A.L. Buluşması






Geçtiğimiz haftalardan birinde evimizde misafirlerimiz vardı. Annemin ortaokul ve lise arkadaşları geldiler. Genelde bu buluşmalar ayda ya da iki ayda bir oluyor aslında. Ekip de genelde Yasemin, Tuğba ve Özerk teyzelerim ve de Tuğba teyzemin kızı Nehir ablamdan oluşuyor. Ancak bu sefer ekipte annemin çooookk uzuuun zamandır görmediği Burcu teyze ve oğlu Alper de vardı.
Önce Nehir ablam ve annesi geldiler. İkimiz de çok aç olduğumuz için birlikte yemek yedik Nehir ablamla. Ardından tam oyuna başlamıştık ki Yasemin ve Özerk teyzelerim geldiler.
Yasemin teyzemin bebişi olacak. Karnı kocaman. Annem bana onun karnını gösterip gösterip "Bak Dila'cım, sen de benim karnımdaydın işte böyle!" dedi hep. Benim biraz kafam karıştı pek anlayamadım bu işi ama neyse ileride daha net anlayabileceğim sanırım. Ama galiba karnının içindeki güzel birşey çünkü herkes durup durup karnını seviyordu Yasemin teyzemin.
Bir yandan sohbet diğer yandan yeme içme derken Nehir ablamla ben yorgun düştük. Güzelce uyuduk. İkimiz de uyandık bir de ne görelim, yeni arkadaş Alper salonda bizi bekliyor. Alper tam 1 yaşında ve de aynı benim gibi tam bir obur. İlk başta benim uyku mahmurluğum ve onun merakı yüzünden biraz anlaşamadık. Saçlarımı çekti beni ağlattı :(
Ancak sonradan anlaştık. İkimizin de önemli bir ortak noktası vardı. Dişlerimiz kaşındığı için oyuncaklarımı birlikte kemirdik bir güzel. Birbirimizi sevdik, sarıldık, oyunlar oynadık sonrasında.
Diğer misafirlerimiz erken gittiler ama Alper ve Burcu teyzem akşam saatlerine kadar bizimle birliktelerdi. Aman, annemle Burcu teyzeyi bir görseydiniz. Ne dedikodu, ne dedikodu. Arasıra iş nedeniyle çeşitli konferanslarda falan karşılaşmışlar ama oturup sohbet etmeyeli 14 sene olmuş tabii ki, kolay mı? Bir türlü susmadılar :)
Yakında yine buluşacağız hepsi ile. Bu sefer dışarıda açıkhavada bir plan yapılıyor sanırım. Alper ve Nehir ablamla çimlerde yuvarlanmak güzel olacak.
Bu keyifli günü sizlerle de paylaşmak istedim :)
9 Mayıs 2010 Pazar
Ha Uşak Ha!
Sonra bir abi çıktı ortaya. Elinde üfleyerek çaldığı kocaman bir alet vardı. Onun da adı tulummuş. Abi çaldıkça kalabalık kendinden geçerek başıra çığıra oynuyordu. Öyle güzeldi ki. Bayıldım, bayıldım... Hep olsa böyle şenlikler. Hep oynasam, hep eğlensem...
Vak Vak Kardeş
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)